Evden ayrılmak yalnızca fiziksel bir hareket değil, aynı zamanda ruhsal bir süreçtir. Bu eylem ortaya konmadan önce imgesel birçok işlemlemeden geçilir. Evden ayrılma dendiğinde taşınmaktan bahsedilmiyorsa, yani bu ayrılık anne-baba evinden ayrılmayı içeriyorsa durumun ergenlik döneminin bir meselesi olduğu düşünülmelidir. Ergen anne-babasından tümüyle uzaklaşmak ister. Ergenliğin ilk dönemleri bu uzlaşma meselesiyle geçerken bazı kuramcılara göre evden ayrılma ergenliğin bitişinin habercilerinden hatta koşullarından biridir (Güleç, 2014)
Lauru evden ayrılmayı ergenliğin bitişinin ön koşulu olarak görmektedir ve ona göre ergenliğin sona erebilmesi için kişinin anne-baba evinden ayrılması, kendi ayakları üzerinde durabilmesi gerekmektedir (Lauru, 2013). Fairbairn (2000) de evden ayrılmayı olumlu bir süreç olarak görebilmenin mümkün olduğunu öne sürmüş ve olgun olmayan bağımlılık, olgun olmayan bağımsızlık ve olgun bağımlılık şeklinde ilerleyici üç evre önermiştir. Olgun olmayan bağımlılık, simbiyozu ifade ederken olgun olmayan bağımsızlık ise pişmanlık duymadan giden ve aynı hızla dönenleri içerir. Üçüncüsü ise bağımsız olabilmek için başkalarına ihtiyaç duyulabileceğinin kabul edilmesi ve aynı zamanda bağımsız olabilmeyi de olumlu ve gelişimsel olarak üst bir evrede tutar. Olgun bağımlılık kendi zayıf noktalarını kabul etmeyi de uzaklaşabilecek kadar güçlü olmayı da içerir.
Ruh çalışanları konutunu terk etmeyi çoğunlukla bozukluk yönüyle ele almışlardır. Eiguer’e göre ise olumlu bir hareket, değişimdir. Ona göre hayvanların yaptığı gibi deri değiştirmediğimiz için ev değiştiriyoruz denebilir (Eiguer, 2013). Hareket halinde bir kadın ve iki kızının hikayesini anlatan Mermaids isimli 1990 yapımı filmde “Harekete devam et! Yalnızca ölüler bir yerde uzun süre kalanlardır!” mottosuna inanan anne Flax ve kızlarının karşılaştıkları her duygusal zorlukta kaçmaları ve 18 kez taşınmaları konu edilmiştir. Film sırasında tüm bu kaçışlar izleyiciye sağlıklı bir davranış olarak görünmese de, film, bazen kaçışın ruhsallığı korumak için kişinin yapabileceği tek seçenek olduğu düşündürmesi açısından önemlidir.
Ev, kişiye bir iç mekan, iç alan sağlar. İnsan, iki alan arasında, ev ve ev olmayan, dışarısı ve iç dünya arasında dolaşma ihtiyacı duyar. Evini kaybetmek ise kişide ruhsal bir travma oluşturur çünkü önemli bir kapsanma alanını kaybetmiştir. Bu travmayla başa çıkmak için içsel bir değişiklik gerekli olacaktır (Eiguer, 2013). Bu travma sürecinde yaşanan bunalım, ergenlik döneminde yaşanan ayrılık ve evi terk edişe ruhsal olarak benzerlik gösterir. Hatta belki bu ev kaybı, ergenin ilk nesnelerinden ayrılışının tekrarı olarak yaşantılanır (Öztürk, 2011)
Ev, tanımı gereği “sınır” kavramıyla bir arada düşünülür ve evi var eden şey içeriden dışarıyı ayıran sınırlardır. Bu sayede ev güvenli, korunaklı ve dışarısı ise tehditkar ve yabancıdır. Nikos Papastergiadis, evi gerçekten sarsan tehdidin dışarıdan değil, içeriden geldiğini, dışarıdan gelen saldırılardan kendimizi koruyabilmek, hatta evi yeniden inşa edebilmek mümkünken içten gelen patlamaların, evin travmalarla dolu oluşunun baş edilemez olduğunu ileri sürer (Suner, 2006).
Ebeveyn-çocuk ilişkilerinin tutarsız ve yüzeysel olduğu ailelere bakıldığında bu aileler sık sık yer değiştirir ve geride bıraktıkları ev için üzüntü duymazlar. Çünkü bağlanma olmadan, ayrılma sürecine girmek de mümkün olamamaktadır (Eiguer, 2013). Sağlıklı bir bağlanma süreci yaşamış kişilerde ise konutunu terk etmek, nesneleri, duvarları, mahalleyi, komşuları -bağ kurulan her şeyi- ardında bırakmak demektir.
**EİGUER, A.: 2013 Evin Bilinçdışı, Çev. Perge Akgün, İstanbul, Bağlam Yayıncılık.
**GÜLEÇ, N.: 2004 “Ergenlik: Anlamak ve Anlaşılmak Üzerine”, Psikanaliz Yazıları, İstanbul, Bağlam Yayınları
**FAİRBAİRN, W. R.: 2000 Psycho-Analytical Studies Of Personality, 1952, tr. fr. Le Hublot- Editions In Press.
**LAURU, D.: 2013 Ergenlikte Değişim ve Erişkin Yaşama Geçiş, Ed. Talat Parman, İstanbul, Bağlam Yayıncılık.
**SUNER, A.: 2006 Hayalet Ev: Yeni Türk Sinemasında Aidiyet, Kimlik ve Bellek, İstanbul, Metis Yayıncılık.
**ÖZTÜRK, S.: 2011 “Madde Bağımlısı Ergenlerde Temsili Olmayan Depresyon: Çökme Korkusu”, Yansıtma, İstanbul, Bağlam Yayınları, 87- 99.